Şüphesiz, kitapların insanlara kattığı çok şey vardır. Yıllarca süren akademik ya da bilimsel çalışmalar sonucunda “kitap okumak sizlere faydalar sağlar” gibi çok fazla açıklama yapıldı. Ben burada sizlere “kitap okuyun çünkü…” gibi söylemlerde bulunmayacağım. Aslında bunun, kitap okuma oranını artırmadığını düşünüyorum. Ben, kitap okumanın bana kattıklarından bahsetmek istiyorum. Kitaplarla tanışmam geç yaşlarıma tesadüf etti. Önceleri ince, yazıları büyük kitaplar tercih ederek başladım. Ardından sevdiğim kitapların türlerine uygun olarak diğer kitapları da okumaya başladım. Bu kitaplar giderek kalınlaştı ve özellikle seri olanları tercih ettim.
Benim için kısa sayılabilecek bir süre sonra baktım ki okuduğum kitaplar fazlalaşmış ve bu bende bir özgüven oluşmasını sağladı. Daha sonra kalın ya da yazısı küçük kitaplardan korkmamaya başladım. Kitapların sayısının artmasıyla, zihinsel olarak güçlenmeye ve doğru analizler çıkarmaya başladım. Zamanla bilgi birikimim arttı; ancak bilmediğim ve öğrenmem gereken bir sürü şeyin olduğunu da fark ettim. Bu, beni her ne kadar bilgi edinmeye teşvik etse de, okudukça bilmediğim şeylerin sayısının artması içinde bir hırs oluşturuyordu.
Bu süreçte haftayı günlere ayırıp, o günlere ait türdeki kitapları okumaya başladım. Böylelikle çok fazla tür ve yazarla tanışmış oldum. Kendi hayatımda kararlar alırken, arkadaşlarıma tavsiyelerde bulunurken ya da basit sohbetlerimde bile bu kitaplardan öğrendiklerimi vurgulamaya gayret ettim. Bir nevi kitaplarımı kullanmaya başladım. Hayatıma yaptığı katkıları görmeye başlayınca daha fazla okumaya başladım. Ancak dönem dönem bu okumalarıma ara verme isteği veya zorunluluğu duydum. Belki de biraz kitapları özlemem gerektiği düşüncesindeydim.
Kısaca, benim kitap okuma sürecim bu şekilde başladı. Aslına bakarsanız, hala iyi bir okuyucu olduğumu düşünmüyorum. Ancak bir yerden başlamak ve başladığın işi sürdürebilmenin önemli bir şey olduğundan da şüphem yok. Bu nedenle okumaya devam ediyorum ve edeceğim. Bir şeyler öğrendikçe, insanlara anlatma ve paylaşma isteğim artıyor.
Şimdilerde ise yazma eylemini yapabilir miyim acaba diye sormaya başladım kendi kendime. Ailem, dostlarım, iş arkadaşlarım ve öğrenciler bu süreçte bana destek oldular ve beni motive etmeyi bildiler. Sonuç olarak, aldım elime kalemi (aslında klavye demeliyim) ve başladım bir şeyler karalamaya. Yazdıkça, düşündükçe… hayatın sunduğu farklı bakış açılarının ve deneyimlerin derinliğini keşfetmek beni heyecanlandırıyor. Bakalım bu iş nereye varacak.
Kitapla kalın, sağlıcakla kalın. Okumak ve yazmak, düşüncelerimizi ifade etmenin ve dünyayı anlama şeklimizi geliştirmenin en güzel yollarıdır. Her yeni sayfa, her yeni cümle, beni daha geniş bir perspektife taşırken, yazmanın da ne kadar değerli bir iletişim aracı olduğunu daha iyi anlıyorum. Bilgilerimi, düşüncelerimi ve duygularımı paylaşmak, sadece kendimi değil, başkalarını da etkilemenin bir yolu olarak öne çıkıyor. Şimdi, yazmaya devam etme kararlılığı içinde yola çıkıyorum; belki de bu süreçte kendimle ilgili daha çok şey öğrenirim.
YUNUS EMRE'NİN KALEMİ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
