Eski zamanlarda insanlar kitaplara ulaşma konusunda beklemek ve buna bağlı olarak sabretmek, buna ek olarak satırları ilmek ilmek dokumak, her cümlesinde yorum yapmak ve kendilerine yükleyebildikleri kadar anlam katmak için ciddi bir çaba sarf etmişlerdir. Bazen arkadaşlarıyla kütüphaneye gitmek için gün sayarken, bazen de topladıkları harçlıklarla kendilerine iyi gelecek kitap, ansiklopedi ve dergileri almak için hafta sonunu iple çekmekteydiler. Burada söz konusu olan fayda yalnızca bir kitap veya dergi edinmek değil; hedefine giden yolda beklemeyi bilip kendi iç mücadelesini vererek sabırla elde ettiği materyali, hiçbir şeyinden mahrum kalmamacasına tüm benliğiyle tadına vararak okumak ve incelemektir. Bizler de bu durumu lise yıllarına kadar az da olsa görmüş, ancak üniversite yıllarında bunları çok yaşamamış bir kuşak olarak bugünlere geldik.
Dijital çağa adım attığımızda, birçok olumlu konu ve durumla karşılaşmakla beraber, bazı olumsuz etkilere de maruz kalıyoruz. Burada önemli olan, sahip olduğumuz şeylerden çok, bunları nasıl ve hangi amaçlarla kullandığımızdır. Cep telefonlarımızda bilgiye, filmlere, fotoğraflara ve daha birçok içeriğe ulaşmamız oldukça kolaydır. Bir tıklama veya parmak kaydırmasıyla, anında önümüzde birçok içerik bulunmakta ve ilgimizi çeken, çekmeyen, işimize yarayan ya da yaramayan sayısız bilgi ve görsel materyale erişim sağlayabilmekteyiz. Bilgiye ve diğer materyallere bu kadar hızlı ulaşmak, beraberinde pek çok sorunu da getirmektedir. Bunların başında ise, yeni neslin sabırsızlık ve telaşlı bir yapı geliştirmesine neden olması gelmektedir. Burada yeni nesli eleştirmek ya da onlara yukarıdan bakmak amacında değilim. Ancak, burada görünen bir gerçek var ki, gençlerin parmak hareketleriyle veya tıklamayla bilgiye ulaşması konforlu bir yaşam sunarken, diğer yandan da bu durum onları beklemeyi, sabretmeyi bilmeden, emeksiz olarak bir şeylerin elde edilebileceğini düşünmeye yönlendirmiştir. Zamanla bu yapının toplumun genel yapısını derinlemesine etkileyerek, onları rahat ve bilhassa uyuşuk bir hale getirmekte, üretim ve çalışma istekliliklerini azaltmaktadır.
Gençlerimiz okuma, yazma, sanat, öğrenme ve çalışma konularında büyük bir uyuşmazlık yaşamaktadırlar. Bu noktada, hazıra konma durumu, gençlerin dijital çağda kolayca ulaşım sağladığı bilgilerin çoğunun gerçeklikten uzakta olduğu gerçeği ile birleşmektedir. Öğrendikleri bilgileri gerçekmiş gibi savunmalarının yanı sıra, bu bilgilerin doğruluğunu araştırmaya tenezzül etmemeleri de dikkat edilmesi gereken önemli bir noktadır. Bu durum, gençlerimizin ne yazık ki doğru bir tarih, edebiyat ve kültür gibi alanlardan uzaklaşmalarına ve kahve sohbetleriyle hayatlarında taraf olmaya çalışmaları için bir zemin yaratmaktadır. Ancak, bu çağda dijital araçları etkili bir şekilde yöneten ve onları avantaja çeviren gençlerin varlığı, umutsuzluğumu giderek silmektedir. Bu kolay ve rahat ulaşımı gençlerimizin kendileri için bulunmaz bir nimet olduğunu kavrayarak hayatlarına entegre eden bireylerin sayısının hızla artması, gelecekte umut verici bir tablo çizmektedir.
Özellikle bu süreçte, bizler gençlerimize bu dijital imkanları neden ve nasıl kullanmaları gerektiğini de aşılamalıyız. Bu, yalnızca bireysel gelişim değil, aynı zamanda toplumsal gelişim açısından da son derece önemlidir. Genel olarak, bilgiye kolay erişim sağlarken, bu bilgilerin içeriğini sorgusuz sualsiz almamanın ve derinlemesine bir araştırma yapmanın gerekliliğini gençlerimize öğretmeliyiz. Kitapla kalın, bilgiyle kalın.
YUNUS EMRE'NİN KALEMİ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.
